24 Temmuz 2009 Cuma

YAŞASIN TATİL....

Bugün mesai bitimi itibariyle 15 gün yokum.İzne ayrılıyorum.
Kısmetse bol bol gezip, yüzmeyi planlıyoruz.
Kızları ilk denizle tanıştıracağız.Bu yüzden çok heyecanlıyım.
Deniz, kum, güneş ve kızlar beşlisiyle nasıl vakit geçireğiz bakalım.
Döndüğümde anlatacak çok şeyim olacak eminim.
Ve benim mutlaka not almam gerekecek çünkü kesin unuturum.
Doğuştan fanatik kızlarım ananeleriyle araka ayıklıyorlar.
Tabi Damla ayıklarken yemeği tercih edenlerden.





Bizi özleyin anacığım...

22 Temmuz 2009 Çarşamba

FLAŞ..FLAŞ...İKİZLER YAKALANDI:))

KIZLARIN BANYO KEYFİ

Banyo yapmayı o kadar seviyorlar ki.Sudan çıkarmak çok zor.
Artık ikisini aynı anda yıkıyoruz.Çünkü ikisi de aynı anda girmek istiyorlar.
Bizde oturtuyoruz küvetlerine.Önce oyun oynuyorlar, her yeri ıslatıyorlar çıp çıp yapmaktan.
Sonra da şampuan.
Bornozlarla çok komikler öyle değil mi?
Kuzum benim bu ne şaşkınlık?

21 Temmuz 2009 Salı

KARYA VE DAMLA'DAN KISA KISA

Dün akşam itibariyle Karya WC ye çişini ve kakasını yaptı.Nasıl mı?
Ben wc ye girmiştim.Arkamdan ne ağlamak yıkıyo ortalığı.Hemen çıktım.Babaannesi üstünü değiştirmeye çalışıyo, artık yatma vakti geldi çünkü.Çocuk atıyo kendini ordan oraya.Ne alt değiştiriyo, ne üst.Ne oldu kızım diyorum gel ben yapayım yok aynen ağlamaya devam.Tamam dedim altını bağlatmak istemiyo bizim kız.Hadi öyle gez madem ne yapayım.Kalktı ayağa ama hala ağlıyo.Sonra hem ağlayarak hem işaretlerle bana wc ye gitmek istediğini anlattı.Tamam dedim aldım götürdüm oturttum klozete.Hadi annecim çişş dedim ve inanılmaz ama çişini klozete yaptı.Bittimi hadi kalkalım dedim.Yok daha oturmak istiyo.peki dedim az daha oturalım.Bu arada ıkınmaya başladı minik kızım.aaa o da ne.kaka yapıyo.Valla dedim aferin boncuğuma.Yaptı yani.Altını temizledim sonra Damla'yı oturttum ama sanırım onun çişi yoktu buna rağmen o da çişşş çişşş diye biraz debelendi.
Önümüzdeki hafta izne ayrılacağım.Bu sürede bi el atayım diyorum şu duruma.Bakarsınız izin dönüşü benim kızlarla çiş olayını halletmiş olurum.Onlara lazımlıkda almıştım ama onu oyuncak olarak kullanıyorlar.
Bu arada Karya konuşma çalışmalarına hız verdi.Damla biraz daha yavaş bu konuda.Zaten anlatmak istedikleri herşeyi işaretlerle anlatıyorlar.Banyo yapmak istediklerinde başlarını ovalıyorlar.Gezmek istediklerinde kapıya gidiyorlar.Karya emziğini istediğinde direk babaannesine gidiyor.emzik koruma memuru kendisi.

Karya
anniii - anne
baba - baba
baba - babaanne
dede - anneanne
dedaaa - seda
ayiiii - ali
da - dayı
abiiiii - abi
bummm - su
meme - emzik
mama - mama
dabba - damla
hayaa - hala

Damla
baba - baba
baba - anne
deda - seda
bumm - su
mama - mama
ka - karya
ba - battaniye

Dün onlara şu renkli sandaletlerden aldım.Alırken Karya hanım lila renkli sandaleti beğendi zaten ayak nosuna uygun olan lila, sarı ve beyaz renkti.Damla'ya da kırmızı aldım.İkisi de aynı no ama nedense büyüklük farkı vardı aralarında.Hesapı ödemek için bile zor aldık Karya'nın elinden sandaletleri.Eve geldik giyidiricem ayaklarında göreyim istiyorum Karya vermedi yine bana.bende Damla'ya giydirdim.Efendim kıyametler kopyu evde.Neden o kırmızı da diğeri lila.
Hanımefendi yerlere attı sandaletleri.Gittik tekrar değiştirmeye.Baktık kırmızının küçüğü yok.Hadi dedim alayım damlaya giydiririm ama damlayada büyükgelecek belli.İçime de sinmiyo.Koydum önüne Karyanın renkleri seç beğen dedim.kırmızı, beyaz ve sarı.Bir türlü beğenemedi en sonunda beyazları aldı eline.Tekrar eve geldik.Evde yine krize girdi çocuk.Damlanın ayağında gördükçe kırmızıyı deliriyo ve kendisi giymiyo ısrarla.En sonunda babası tamam o zaman bu beyazları damlaya verelim bunlar çok güzel ama damla giysin sende bu kırmızıları giy madem dedi.Baktım bu şaşırdı.Bende katıldım oyuna.Evet dedim bunlar çok güzel damla giysin bunları dememe kalmadı geçiriverdi ayaklarına.Ne yapıcam ben bu kızla.
Kardeşini çok kıskanıyor ve ben bu duruma çok üzülüyorum.Damlanın kucağıma gelmesine bile deli oluyor.Bende aralarına yatıp birisini bir tarafıma, diğerine diğer tarafıma alıyorum ve ikisine de öyle sarılıyorum.off işim çok benim..

20 Temmuz 2009 Pazartesi

BİRAZ FOTO

Kızlar darı yerken.O kadar çok seviyorlar ki darıyı.
Kollarındaki dövmeler dayılarının marifeti.

Karya dövmeyi de çok sevdi.Kokoş kız noolacak.

Ama Damla artık dövme falan istemiyor.





16 Temmuz 2009 Perşembe

İKİZ ANNESİ OLMAK DEMEK....

Sevgili blog dostum ikizannesi babycakes 'in yazmış olduğu çok güzel bir yazıyı sizlerle de paylaşmak istedim.İkiz annesi olmanın ne kadar zor ama bir o kadar da keyifli olduğunu sizde anlayın istedim.O kadar güzel anlatmış ki.Bunun üstüne kalkıp benim ayrı bir yazı yazmam olmazdı.Biraz tembellik oldu benimkisi ama kendisinin de izniyle bu yazıyı buraya aldım.

15 Temmuz 2009 Çarşamba

İkiz Annesi Olmak Demek ;
İkiz annesi olmak demek ; herşeyden önce kendini iki melekle ödüllendirilmiş özel bir insan gibi hissetmek demektir.

İkiz annesi olmak demek ; "aaaa bunlar ikiz mi?" diye heryerde dikkat çekmek demektir.

İkiz annesi olmak demek ; "normal mi tüp bebek mi?" sorularına sürekli maruz kalmak demektir.

İkiz annesi olmak demek ; bir ninniyi iki bebek için ayrı ayrı besteleyip gerekirse ikisine ortak bir şekilde söylemek demektir.

İkiz annesi olmak demek ; işe gelirken arkanızdan ağlayan 2 çocuk birden bırakmak demektir.

İkiz annesi olmak demek ; gerekirse iki bebeğinizi aynı anda emzirmek demektir.

İkiz annesi olmak demek ; "o benim annem, hayır benim annem" diye kavga eden çocuklarınızı görünce gözünüze yaşlar dolması demektir.

İkiz annesi olmak demek ; yemeğini yemiyen bir çocuğunuzdan kahrolduktan sonra arkasından ikinci bir yemek yedirme savaşından da malup ayrılıp yemekleri çocuklarının başından aşağı dökmeyi istemek demektir.

İkiz annesi olmak demek ; yeni yeni tuvaletini söylemeye başlıyan bir çocuğunu iki damla çiş için binbir zahmetle ve oyunla klozete oturtmuşken diğer çocuğunun bir anda banyoya dalıp elini ayağını yıkamasına engel olmaya çalışmak bu arada klozette oturan çocuğunun yerinden kalkmaması için eline tuvalet kağıtlarını tutuşturmak ve kendisini mumyaya çevirmesine izin vermek akabinde elimi yıkayacağım diye ağlayan çocuğununa iyi hadi yıka bari demişken her yeri ıslatmasına ek olarak kayan taburesinden düşmesin diye müdahale etmek bu sefer de kakasını yapmış ama poposu daha yıkanmamış çocuğunun salona kaçmasına engel olmak ve sonrasında poposunu yıkamaya tam ikna etmişken diğer veledin taharet musluğunu sonuna kadar açmasından dolayı üstünün hatta hatta ağzının burnunun su içinde kalması ve sonrasında çöp kovasının üstüne basılarak etrafı mahvetmiş olan sifonu ben çekicem yarışı içindeki çocuklarına sabırla tuvalet eğitimi vermeye çalışmak demektir.

İkiz annesi olmak demek ; evin içinde sürekli yapılan "o benim" kavgalarına iki tarafıda kırmadan müdahale etmek demektir.

İkiz annesi olmak demek ; bir çocuğunuzu başarısından dolayı överken diğer çocuğunuzun da başarısını bulup onu da övmek demektir.

İkiz annesi olmak demek; evde yalnızken aynı anda ağlayan iki bebeği birden susturmaya çalışmak sonra da n'den 4 tane elim yok ki diye üzülüp ağlamak demektir.

İkiz annesi olmak demek ; bir çocuğunuzu uyuturken diğerinin kapıda ben de annemi istiyorum diye ağlamasına kahrolmak aynı zamanda da kahrolurken kucağınızda ki bebeği uyutmaya çalışmak ama kalbi sürekli yarım kalmak demektir.

İkiz annesi olmak demek ; etrafa çil horozu gibi dağılan küçük çocuklarınızla tek başınıza parka, markete v.s. gidememek bundan dolayı da hep bir başkasına mahkum kalmak demektir.

İkiz annesi olmak demek ; zorla uyuttuğunuz çocuklarınızdan birinin uyanıp ses çıkarıp da diğerini uyandırmaması için dua etmek demektir.

İkiz annesi olmak demek ; şöyle keyifle alayımda kuzucuklarımı sırayla yıkayayım dediğiniz vakit banyonun dışında kalan çocuğunuzun viyaklamalarına dayanamayıp yalap şalap sırayla ağlaşan çocuklarınızı yıkamak , ya da banyoda geçirilecek en az bir buçuk iki saati gözden çıkarmak demektir.

İkiz annesi olmak demek ; oğlunuzla arabalarla oynarken sıkılmış küçük kızınızı eğlendirmek için acıkan arabalara kızınızın yaptığı çay servisinden içirmek demektir.

İkiz annesi olmak demek ; herşeyden 2 tane almak demektir.

İkiz annesi olmak demek ; bir yavrunuzu kucağınıza almış öpüp koklarken, mahsunlanmış diğer yavrunuzu da kucağınıza alıp çifte mutluluk yaşamak demektir.

İkiz annesi olmak demek ; beni kucağına al diye ağlıyan iki çocukla aynı anda nasıl başa çıkacağı çoktan çözümlemiş olmak demektir.

İkiz annesi olmak demek ; birbiriyle oynayan çocuklarını gördükçe çok mutlu olmak demektir.

İkiz annesi olmak demek ; çocuklarının birbirlerine sahip oldukları için çok şanslı olduklarını düşünüp sevinmek demektir.

İkiz annesi olmak demek ; çete oluşturmuş çocuklarına karşı guardı almak demektir.

İkiz annesi olmak demek ; bir çocuğuyla içerde oyun oynarken diğeri gözünün önünden kaybolduğu zaman eyvah şimdi kimbilir n'yapıyor diğer odada diye telaşlanıp bir türlü tam konsantre olmuş vaziyette birebir oyun oynayamamak demektir.

İkiz annesi olmak demek ; bir yere gezmeye gidileceği zaman çekilen çocuk giyindirip soyundurma alt değiştirme eziyetini 2 kere yaşayıp kan ter içinde kalma durumunun çarpı 2 olması demektir.

İkiz annesi olmak demek ; farklı çizgi filmler izlemek isteyen çocukları için yarımşardan bir çizgi film oluşturmak demektir.

İkiz annesi olmak demek ; duyargalarının çifter çifter açık olması demektir.

İkiz annesi olmak demek ; arada bir tek çocuğum olsaydı n'kadar rahat olurdum diye düşündükten ve iç geçirdikten sonra vicdan azabından ölmek ve ayy ben böyle düşündüm ya çocuklarıma bir şey olursa şimdi ben n'yaparım diye de ağlamak demektir.

İkiz annesi olmak demek ; ikiz annesi olmayan hiç kimsenin anlayamayacağı şekilde farklı bir yaşam farklı bir annelik yaşamak demektir.

İkiz annesi olmak demek ; bu listenin hiç bitmemesi demektir.

BAŞLIK BULAMADIM:))

Yeni evimize taşındığımızdan beri kızları odalarında yataklarında yatırdığımdan bahsetmiştim.Hatta artık salıncaklarında sallanmadıklarını da anlatmıştım.Bunu sadece akşamları yapıyorduk ama artık öğlenleri de sallanmadan uyuyorlar.Yanlarına yatıyoruz ve birlikte uyuyoruz.Tabi bu benim için biraz zorluklar getirdi.Şöyle ki...
Kızların birisini ben diğerini baba uyutuyor.Uyuduktan sonra ikisinide yataklarına yatırıyoruz.
Bir müddet sonra kızlardan birisi mutlaka uyanıyor.Ve benimle uyumak istiyor.Dolayısıyla ben tekrar onların odasına geçiyorum ve çekyatın üstünde ikimiz birlikte uyumaya başlıyoruz.Bazen hemen yatağına koyuyorum bazende kıyamayıp uyumaya devam ediyorum.ARadan biraz zaman geçtikten sonra mutlaka diğeri uyanıyor.Ve o da yanıma gelmek istiyor.Diğerini yatağına yatırıp, öbürünü alıyorum bu kez.Çoğunlukla uyumaya devam ediyorlar.Ama bazen tıpkı bugün olduğu gibi ikiside aynı anda uyanıyor.Ve ikisi aynı anda yanıma gelmek istiyor.Önce sularını veriyorum.Yataklarına yatmaları için uyarıyorum.Ama kollarını açıp, öyle bir ıhhh ıhhhh deyişleri var ki.Yüreğim eriyor ve hemen alıyorum yanıma ikisini de.Yanlış olduğunu bile bile hemde.Ama napimmm..Bir daha bu yaşlarda olmayacaklar ve bende bir daha belki de onlarla böyle yatıp, mis kokularını içime çekemeyeceğim.Hayattaki belki de en güzel duygu bu.
Neyse efendim gelemedim sadede bir türlü.Bu gece önce Karya uyandı birlikte uyuduk.Sonra onu yatağına yatırdım ve sonra da Damla uyandı.Onu yanıma aldım bu kez.Birlikte uyumaya devam ettik.Kısa bir süre sonra Karya tekrar uyandı.Yanımda değil ya sıpa.Eeee napimm onu da aldım yanıma.Çekyatta üç kişi yatmaya çalışıyoruz.Damla kenarda, Karya ortada ben koltuk kenarında düşmesinler diye.Ama neredeyse ben düşeceğim.Sabah eşim geldi beni kaldırıyor malum işe gitmemiz gerek.Uyandım baktım kızlara.Karya Damla'ya sarılmış, Damla ise battaniyesine..Öyle uyuyorlar.O kadar güzeldi ki.Fotolarını çekmeyi çok isterdim.Ama onları uayndırma riskini göze alamazdım.İşte böyle..
Kardeş oldukları için bir kez daha şükrettim Allah'a.Ve bana bu melekleri emanet ettiği için.
Bu yazıya bir türlü başlık bulamadım.O olmaz, bu olmaz derken başlıksız kaldı yazım.Afyonum patlayamadı hala bugün, başım ağrıyor, dokunsalar patlatacağım bir tane o derece gerginim yani.Ama dün maviannem yeni yazı bekliyoruz deyince ve bugünde kızları öyle görünce yazayım dedim.Ama kafamı toparlamam mümkün değil.Sizde anlamışsınızdır zaten.e artık bana müsade.Çayımı içeyim de kendime geleyim.

13 Temmuz 2009 Pazartesi

GEÇİŞ NESNESİ

Tamda aradığım konu.Zaten daha önce de ikizanneleri.googlegrops/ 'da kızlarla yaptığımız sohbetlerde kesinlikle engellenmemesi gerektiğini öğrenmiştim.Bu yüzden de her gittiğimiz yere yanımızda taşıyorduk.Çünkü o olmadan uyumuyor Damla.Ve ağladığı, huzursuz olduğu zamanlarda da hemen eline tutuşturuveriyoruz.Eline aldığı zaman hemen susuyor ve sakinleşiyor.O onun sakinleştiricisi.Evet battaniyesinden bahsediyorum.Damla'nın vazgeçilmezi.Sevgili Allı'nın da söylemesinden sonra hemen bir araştırma yaptım.Ve karşıma bir sürü site çıktı.Tamamen bilimsel şeylerde var ama ben bana göre en açıklayıcı olanını buraya aktarıyorum.Yazı 14 Mart 2007 tarihli Hürriyet magazinde yayınlanmış.Uzman Pedagog Feriha Dildar Şenkaya'ya ait.

Battaniyemi bırakamam

Çocuklar, büyüme sürecinde anne sıcaklığını çağrıştıran bir nesne ile sıkı bağ kurabilirler. Bu yumuşak bir oyuncak, bir battaniye ya da bir bez parçası bile olabilir."Geçiş nesnesi" olarak adlandırılan bu nesne, onlara kendilerini güvende hissettirir. Ebeveynlerin, söz konusu nesneyi saklama ya da atma gibi bir hataya düşmemeleri gerekir.Yeni doğan, yaşamın ilk aylarında kendisini anneden bağımsız bir varlık olarak algılayamaz. Bu dönemde anne-bebek bir bütündür. Ancak zamanla bebek, onu koruyan, besleyen, seven ve yanında olan anneden farklı olduğunun ayrımına varmaya, onu içselleştirmeye başlar.Çocuğun yaşı ilerledikçe bu ikiliye artık baba da katılır. Çocuk bu 3’lü içinde kendini özel ve güvende hisseder. Aynı süreçte, anne-baba da çocuğun gelişim evresine uygun sınırlar koymaya ve onu gerçek dünyaya hazırlamaya başlar: Çocuğa her istediğini alamayacağını, kendisi dışında başka bir dünyanın da olduğunu öğretmek gibi...Çocuğa güven veriyorAnne ile iç içe ilişkiden gerçek dünyaya geçiş yapmak, başlangıçta çocuk için kaygı uyandırıcı olabilir. Bu kaygıyla başa çıkma döneminde, kendisine anne yakınlığını çağrıştıran bir nesne ona güven verebilir. Bu gelişim evresi içinde (6-9 aylıkken) belli bir nesneye bağlanma, bebeklerde sıklıkla görülebilen bir özelliktir.Geçiş olgusunu yaşayan çocuk, cansız bir nesne ile belirli bir ilişki kurar. Çocuk bu nesneyi kendi kontrolüne almak ve onun sadece kendisine ait olmasını ister, nesneyi sürekli yanında taşır. Bu bazen yumuşak bir oyuncak, bazen battaniye ya da bez parçasıdır. Buna "geçiş nesnesi" denir.Geçiş nesnesi, tanımadığı bir ortam ya da durumda, 2-3 yaşındaki bir çocuk için çok tanıdıktır. Dolayısıyla onu korur ve güçlendirir. Yani, kendi ortamını sanki yanında taşımaktadır.Gerçek dünyaya yumuşak geçişGeçiş nesnesi, gerçek dünyaya geçmemiş olan çocuğun, gerçek dünyaya daha yumuşak geçiş yapmasını sağlayacaktır. Nesne üzerinde sağladığı mutlak kontrol, gerçek dünya üzerinde sağlayamadığı kontrol gücünü ona verir. Tüm dünyayı kontrol edemeyecek olan bebek, geçiş nesnesini istediği gibi kontrol ederek gerçek dünyayla baş etmek için egzersizler yapar. Bu onun kontrol edebildiği özel alanıdır.Seçilen nesne zamanla bozulsa hatta yırtılsa da çocuk için aynı şekilde önemini sürdürür. Atılmaz veya yeni bir nesne seçilmez. Çünkü o nesne onun için özeldir ve sürekli olmalıdır.Küçük çocuklar, seçtikleri yumuşak objeleri kendilerini rahatlatmak için kullanabilirler. Bu daha çok kaygı arttığında ya da geçiş evrelerinde olur; uykuya geçişte, yeni eve taşınmada, kardeş doğumunda, yuvaya başladığında, kırıklığa uğradığında bu objeye sarılarak rahatlamaya çalışırlar.O nesneyi sakın atmayınBüyüme ile birlikte çocuk kelimeleri daha iyi kullanır, kendini rahatlatmanın yeni yollarını keşfeder. Ayrıca anneyi uzaktan da içinde taşımayı öğrendikçe, dış dünya daha az kaygı verici olur. Böylece bu nesneden kendiliğinden vazgeçer. Bu bazen 5 yaşını bulabilir.Bazı ailelerin bu durumun hiç bitmeyeceğini düşündüklerine ve çocuğun sürekli bu objeye bağımlı kalmasından korktuklarına tanık oluruz. Bunun için bazen geçiş nesnesini saklamayı veya atmayı bile düşünebilirler. Fakat bu tutum çocuğun normal gelişim sürecini bozmaktan başka bir işe yaramaz. Çocukların, ihtiyaç duydukları bu dönemde bir objeye bağlanmalarının ve kendilerini güvende hissetmelerinin hiçbir sakıncası yoktur.Bilmeniz gerekenlerGeçiş nesnesi çocuğunuz için düşündüğünüzden daha farklı ve derin anlamlar taşır.Gerçek dünyada kendine özel, kontrol edebildiği tek alanıdır.Herhangi bir nesneye bağlılığından rahatsız olmanız, çocuğunuzun kaygısını artırıp bu nesneyi daha da vazgeçilmez kılar. Geçiş nesnesinin olması çocuğunuzda bir güven sorunu işareti değildir.Geçiş nesnesi mutlak olmak zorunda değildir.Geçiş nesnesi olmayan çocuklar da sağlıklı çocuklardır.

BİZDEN HABERLER

Kızların hasta olduğu haberinden sonra yazamadım yine.Sevgili Belkıs merak etmiş.Bende hemen haberleri yazayım.Cuma öğleden sonra işten izin aldım.Çünki aşımız vardı.Karma aşımız ve palio idi sanırım.Bir tanesi ağızdan verildi çünki.O kadar uykusuzum ve başım ağrıyor ki adını bile hatırlamıyorum.Neyse detaylara gireceğim birazdan.Dediğim gibi aşıya gittik.Önce bana yapıldı aşı çünki tetanozun dördüncü dozu yapılacakmış.Hemşire hazırladı tam bana aşıyı yapacak Damla yanlışlıkla beni gördü.Zaten huzursuzdu sağlık ocağına girdiğimizden beri.Herhalde eski aşı günlerini hatırladı.Bana aşı vuruldu sonra Damla geldi boyu ve kilosu ölçülecekti.Aman benimkinde bir kıyamet sormayın gitsin.Zorla boy ve kilo ölçümü yapıldı.Damla 11,650 kilo ve 86 cm boy. Çok ağladığı için babası aldı dışarı çıkardı onu.Sonra Karya geldi içeri.Kucağıma aldım yavrum hiç sesi çıkmadı.Boyu ve kilosu ölçüldü.Karya 10,600 kilo ve 83 cm boy.Hemşire hazır ağlamıyorken aşılarını yapalım dedi.Önce ağızdan aşısını verdik.Tabi biraz zorlandı içmek istemedi falan.Sonra kucağımda sıkı sıkı tuttum onu.Aşısı yapılırken biraz ağladı ama hemen sustu.Çok dayanıklı olacak sanırım.
Karya yı çıkardılar Damla geldi içeri.Tekrar başladı ağlamaya.Babasının kucağından benim kucağıma almak istedim ne mümkün.Babasına bir yapıştı bırakmıyor.Zorla bıraktı ama nasıl ağlamak.Üç kişi tuttuk onu.Ben, babası ve Hilal Ablamız.Aşısı yapıldı ama ortalık yıkıldı resmen.İnletti Damla orayı.Çok şükür ki bu son aşımızmış.Artık sağlık ocağında yapılacak aşımız kalmamış.Sadece özel aşılarımız kaldı.Pnömokok ve Hepatit A larımız.Onlarda 2 yaşdan sonra kısmetse.
Gegelim ishal durumumuza.İshalimiz acile gittiğimizin ertesi günü kesildi.Sürekli muz yiyoruz.Ama çok şükür o gün hızını almış zaten ve bitti.Şimdi iyiler ikiside.Yalnız Damla'da aşıdan sonra hafif bir ateş oldu.Bizde calpol verdik iki kez.Sonra ateşte normale döndü.
Neden uykusuzum ona gelelim.Cumartesi akşamı Karya emziğini balkondan attı.Hemen indim aradım ama bulamadım.geldim emzik yok tabi.Bende biraz kızdım bak emziğini attın bulamadım.Şimdi emziksiz kaldın, ne emeceksin diye.O ağlıyor bu arada.Baktı umut yok gitti babasının yanına çiğdem yemeye başladı.Emzik olmadan uyuyamayacağı için yedek emziğimizi çıkardım ki onu da daha yeni almıştık Çeşme'ye giderken.Görünce mest oldu tabi.Pazarlık yaptım onunla bak bunu da atarsan bir daha emzik yok diye.O gece uyudu ama ne uyumak.Sürekli uyanıyor ve emziğini arıyor.Önceki kırmızıydı yatağında kendisi bulabiliyordu.Bu beyaz ve sanırım uyku sersemiyle de göremiyor ve ağlamaya başlıyor.Birde kaybetme korkusu oldu sanırım.Kötü etkiledim heralde çocuğu.Ama sevdiği şeylerin kıymetini bilmesi gerekiyor diye düşünüyorum.İşte dün gece de aynı şekilde geçti.Onların odasında koltukta uyuduk birlikte.Uyandı ve yanımda yatmak istedi.Ama sürekli uyanarak.Saat sabah 4,30 gibi de Damla uyandı.O da aldı battaniyesini yanımıza geldi.Üçümüz birlikte uyumaya çalıştık işte.Bu arada DAmla'nın vücudu isilik oldu.Bu sıcakta battaniyeyle yatarsa olacağı bu.Nasıl battaniyeden ayıracağım bu kızı bilmiyorum.Bir de üstüne yüzüne falan örtüyor.Sırılsıklam kalkıyor.
Dün akşamda inciraltına gittik.Turkuaz da minderlandda oturduk.Çocuklarla çok rahat edilebilecek bir yer.Çimlerin üstünde minderlerle inanılmaz rahat ediyorsunuz.Benden söylemesi.Fotolar her zaman olduğu gibi daha sonra.Çünki kocişe söylemek lazım.Bu teknoloji beni aşıyor anacım.

9 Temmuz 2009 Perşembe

İSHAL DURUMU

Yaklaşık 4-5 gündür Karya ishal.Düne kadar 5-6 kez yapan çocuk dün kendini aşıp tam 11 kez yapınca ve Damla'da sürekli kabız olmasına rağmen dün ishal olup 4 kez yapınca soluğu acilde aldık.Kaka tahlili yaptırmak için bezi tersten bağlayın dedi dr.Bağladık çıktık bahçeye bekliyoruz kaka yapsınlar diye.Bekle Allah bekle yok.İdrar tahlili için saatlerce beklediğim çocuklar zırt pırt çiş yaptılar, bez ters bağlandığı için çişler kenarlardan aktı, üstümüz başımız hatta bahçenin bilumum köşeleri bile battı.Kantindeki abiler kızları çok sevdi.Sağolsunlar oyalamak için ellerinden geleni yaptılar.Şekerler, sakızlar hediye ettiler.Yasak olan kapılardan girip asayiş berkemal mi kontrol ettiler.En sonunda yoruldular uykuları geldi, gittik dr la konuştuk, imza attık ve çıktık evimize geldik.Netice de kaka veremedik.Bugün devam ederse getirecekler ve hastaneye götüreceğiz tekrar.
Yalnız en kötüsü neydi biliyormusunuz? İçeri tek tek alıyorlar, dolayısıyla Karya'yla ben yalnız girdim.Doktor bana soruyor."Kakası nasıl?sarı mı, yeşil mi, kahverengi mi" diye.Dedim "ben çalışıyorum, bütün gün nasıl yaptı görmedim.Ama gelirken ben aldım kahverengiydi.Annemi çağırayım o cevap versin".Ne kadar kötü bi durum.İnsan kendi çocuğunun kakasının ne renk olduğunu bile doktora söyleyemiyor.İşte yine kahretsin denilesi bir durum.Gelde istifa etme anasını satayım.

8 Temmuz 2009 Çarşamba

İLKLERİMİZDEN......

Bu günlerde yaz rehaveti çöktü içime.Hiç bir şey yapasım yok.Hatta yazasım bile yok.Yorgunluk, bitkinlik v.s.
Haftasonu Çeşme'deydik.Denize gireceğiz diye gittik ama gittiğimiz sitenin havuzunda karar kıldık ve orada kaldık.Kızlar Çeşme'ye varana kadar helak oldular.Neden mi? Çünkü araba tutuyor onları.Mideleri bulanıyor ve kusuyorlar.Arabada giderken Karya'nın emziğini almadığımızı farkettik.Nasıl uyuturuz diye kara kara düşünürken gittiğimiz alışveriş merkezinde emzikleri görünce sevindik.Karya'da görünce çok sevindi, memeee memeeee diye bağırdı ortalıkta.Birde artık büyük alışveriş merkezlerinde müşterilere tanıtım amaçlı ikramlıklar yapılır ya.Orada da sucuk tanıtılıyordu.Benim kızlar bayılıyor sucuğa.Zaten kusmaktan midelerinde de bir şey kalmamış.Gittik sucukçu ablanın yanına, sokulduk tezgaha.Yedikçe yedik, hatta bir ara kavga bile ettik, sende var bende yok yüzünden.Sucukçu abla da bizi çok sevdi Allah'tan da pişirdiği sucukları bitirdiğimiz için bize kızmadı.Hatta bittikçe yenilerini pişirdi.Teşekkürler sucukçu abla.
Gelelim havuz maceramıza.Damla suyu çok seviyor.Karya ilk zamanlar çok ağlıyordu banyo yaparken ama şimdi alıştı.Evde küvetlerine koyuyoruz ikisini de.Oynaya oynaya yıkanıyorlar.Buna güvenerek rahattım özelikle Damla konusunda ama açıkçası KArya'dan korkuyordum.Damla'yı babası, Karya'yı da ben çocuk havuzuna soktuk.Damla bayıldı tabi.Karya önce mızıldandı ama sonra o da çok sevdi.Sudan çıkmak istemediler.Ayaklarını bile çırpmayı öğrendiler.Sudan zorla çıkardık ve Damla çıktığı için ortalığı inletti resmen.Dişleri takırdamasına rağmen sudan çıkmak istemedi ikiside.Yalnız denizde olsaydık daha çok eğleneceklerini düşünüyorum ben.Kum ve deniz kıyısı onlar için ve bizim için daha kolay olacaktı gibi.Ama havuzda çok güzeldi.Bunlarla ilgili resimleri daha sonra ekliyeceğim.Yalnız hazırlıksız gittiğimiz için bikini alamadım kızlara ve biz bezle sokmak zorunda kaldık.
Gelelim diğer ilklere.
Biz kızları hiç bir şekilde sallamak istemediğimiz halde mecbur kaldığımız için sallamaya alıştırmıştık.İlk günler ve aylar emzirip yataklarına koyduğumda uyurlardı.Ve hem annem hem kayınvalidem bizde olduğu için hiç zorlanmadık açıkçası.Ama kızlar biraz ele gelmeye başlayınca anneler de dinlenmek için kendi evlerine gitmeye başladılar en azından haftasonları.Ve biz eşimle böyle yalnız kaldığımız haftasonlarından birinde yemek yeme ihtiyacı hissettik, malum bizde insandık ama yemek hazırlayacak kimse yoktu yanımızda.Kızlar ikimizinde kucağında uyumak istiyorlardı.Biz de mecburen birisini ayağımıza aldık, birisini kucağımıza ve diğerimiz boşa çıkmış oldu.Böylece de kızlar ayakta sallanmaya başladılar.Ama biz bundan hiç memnun değildik ve buz yüzden de anane ve babane gidip kızlara salıncak aldı.Hiç olmassa onun içinde sallanıp uyurlar diye.Çokkk uzun bir süre böyle idare ettik.Yeni evimize taşındığımızdan beri kızlar yataklarında uyuyor ama önce sallanıyorlar tabiki.Yalnız ikiside sallanmadan yataklarına yatmak istiyorlardı.Bunu denedim.Ama uyumadılar, şımarmaktan.Sonra yine sallama devam etti.Taki 4-5 gün öncesine kadar.Karya kesinlikle sallanmak istemedi.İlk gün yatağına yatrdım, elini tuttum ve uyudu.Bu inanılmazdı bizim için.Büyük başarıydı.Sonraki günlerde aynen devam etti ama elini tutarak değil.İllaki yanına uzanacağım birbirimize sarılacağız ve o öyle uyuyacak.Ama bu şekilde de başarılı olduk ve son günlerde Karya böyle uyuyor.Öğlenleri Hilal Teyzemiz elini tutuyormuş, akşamlarıda ben yanına yatıyorum.
Damla'yı da bu şekilde denemeye karar verdim.Onu da sallamadan uyutmak istiyordum. Dün akşam önce Karya'yı uyuttum.Onu yatağına yatırdım ve Damla'yı aldım yanıma.Battaniyesini de tabi.Battaniyesi olmadan asla uyumaz çünkü.Ona da sarıldım.O bir taraftan battaniyesini koklayıp, yalarken bir taraftan da ben sarılınca mest oldu tabi ve uykuya daldı.Ben de başardığım işten dolayı kendimi tebrik ettim.Hatta kociş çok şaşırdı.Damla'nın kesinlikle öyle uyumayacağını düşünüyordu.Bakalım bu iş nereye kadar devam edecek.